Benim sadık yarım Kindle'dır dediğim şu günlerde oldukça övülen ve benim de uzun zamandır merak ettiğim bir yazar olan Wulf Dorn ile sonunda tanışabildim. Tanışmasa mıydım?
Öncelikle Metro 2033'e değinmek istiyorum alakaya maydonoz değil merak etmeyin. Bilmeyenler için Metro 2033 öyle vurdulu kırdılı bir kitap değildir. Psikolojik bir tarafı vardır ve sizi sürekli gerek kaotik ortamla birlikte kitabın o psikolojik unsurlarıdır. O unsurlar sizi gerdikçe gerer ve çok hareketli bir kitap olmasa da mükemmel bir tat bırakan enfes bir romana dönüşür.
E elimizde de psikolojik gerilim konusunda usta diye duyduğum bir yazarın kitabı var ondan bahsettim Metro'dan. Birazdan yine oraya döneriz şimdi konuya ufak bi değineyim.
Simon isimli yanılmıyorsam 16 yaşlarındaki baş karakterimiz vahim bir kazada ailesini kaybetmiş, annesi ve babasıyla birlikte geçirdiği kazada ailesi gözünün önünde cayır cayır yanmış ama Simon kurtulmuştur. Psikolojik tedavi gören kahramanımız klinikten ayrılıp yine yanılmıyorsam halası ya da teyzesinin evine yaşamaya gider. Kitabımızın ismiyle de bağlantılı şekilde rüyasında sürekli kabuslar görür falan filan.
Şimdi efenim şu yüzden Metro'ya bağladım, öyle güzel bir psikolojik yönü vardı ki gerçekten çok sağlam bir atmosfer oluşturup sizi her adımında geriyordu. Peki psikolojik gerilim yazarı abimizin kitabı öyle mi?
Şöyle söyleyeyim kitabın %70'lik kısmı boş. Simon'ın sürekli "Ay rüyamda kurt gördüm ay çok korktum sürekli kaza gününü görüyorum bir de açamadığım ve gizemi temsil eden bir kapı var acaba neykine?." şeyleriyle uğraşıyoruz. Ve bu psikolojik yön o kadar boş ki üstümüzde bizi hikayeye sürükleyecek en ufak bir yanı yok. Gerçekten yok. Tamamen bomboş sayfalardan ibaret. %70-%90 arası hafiften olaylar olmaya başlıyor onda da zaten yazar gözünüze soka soka bir şey yaptığını sanıyor ama beceremiyor. Son %10'luk kısmı biraz iyi diyebilirim ama 40 sayfa için de 360 sayfa boş geçirilmez arkadaş.Tabii bundan son kısmı "muhteşem" olgusu çıkmasın işte geri kalana göre biraz daha elle tutulur o kadar. Kötünün iyisi derler ya o işte. Kurgu o kadar zayıf ki çok şaşırdım uzun
zamandır merak ettiğim bir yazarın böyle saçma bir hikaye oluşturmasına. Aslında çok güzel bir kitap çıkabilirdi ama bize "kapı" diye sunulan gizemi bile merak etmiyoruz o derece boş kalıyor.
Wulf Dorn'un daha iyi kitapları da var diyeceksiniz belki ama elimde Karabasan ve Fobi ebook olarak bulunduğu için şuan bu ikisini okuma imkanım var. Bir de iş güç ve mülakat telaşı arasında vakit ayırabilirsem epub haline getirip okuma imkanı belki bulacağım "Oyunbaz" var. Şuan bu yazara bakışım oldukça olumsuz ve amatörce olduğu yönünde.
Olur da daha iyi kitaplarına epub olarak sahipseniz ya da "Biz sana basılmışını yollayalım oku ya nolacak!" derseniz sağ taraftan ulaşabilirsiniz gençler. Şimdilik hoşçakalın.
Puan: 4/10